Gülnur Esma Gürler – Ah Şu Kadri Bilinmedik Dut

Sevgili Dostlar,

Kemaliye’mize dut ağacı dikilip dikilmemesi ile ilgili, uzunca bir süre sitemizde yapılan tartışmalar, bana bu konuda biraz araştırma yapılması gerekliliğini hissettirdi. Çünkü şahsen bu tartışmaları izlerken,yüzyıllardır yöremizde,insanından hayvanına,börtü böceğinden kurdu kuşuna, sessiz sedasız hizmet veren dutumuzun kadrinin, kıymetinin yeterince bilinmediği duygusuna kapıldım.

Dikilmesin diyenler (aralarında Tarım il müdürlüğü görevlileri bile vardı) dutun ekonomik değerinin az ,bakımının ve emeğinin çok olduğunu, hatta bu yüzden çoğu köylünün dut ağaçlarını kestiklerini,onun yerine kivi.vs. gibi alternatifleri bile denediklerini (doğal olarak tropikal bir meyvenin bölgemizde başarısız olduğunu da itiraf ederek),zaten asıl sorunun çalışacak insan olmaması gibi nedenler olduğu şeklinde, fikirler ileri sürmüşlerdi.

Bunun üzerine internette yaptığım taramaların sonuçlarını sizlerle paylaşmak istedim.Ayrıca elde ettiğim bilgilerin açabileceği imkanlar üzerine proje üretme ve nihayetinde harekete geçme konusunda bir tartışma platformu oluşsun diliyorum :

Netteki çeşitli türkçe sayfalarda dutun yararları ile ilgili bilgiler başlıca şunlar:

“ -Beyaz dut yaprakları idrar söktürür,vücutta biriken suyu boşaltır.
1.Aç karnına yenen beyaz dut barsak solucanlarını döker.
2.Dutun taze yaprakları ile derideki yaralara ve burundaki kanamalara tampon yapılırsa kanamalar durur.
3.Ne şekilde tüketilirse tüketilsin iyi bir kan yapıcıdır.
4.Sabah aç karnına yenir ve üzerine su içilirse barsakların çalışması temin edilir.
5.Beyaz dutun 15-20 gr. yaprağı 3 su bardağı ile kaynatılırsa iyi bir idrar söktürücü olduğu görülür.Bu terkip aynı zamanda ateş de düşürür.
6.İştah artırır,enerji verir.
7.Kalsiyum ,demir,B1,B2 ve C vit .yönünden zengin.
8.Kara dut şurubu ya da kara dutun yaprak ve kabuklarının kaynatılması ile elde edilen sıvı ağız ve boğaz antisepsisinde,diş eti iltihaplarında kullanılır.”

İngilizce sayfalardaki bilgiler ise daha da ilginç.Örneğin ‘Nette Yaşam’ isimli sitede İngiliz uzmanlar üzüm,dut ve yerfıstığında kanseri önleyen bir madde bulunduğunu açıklıyorlar.Montfort Üniversitesi uzmanlarından Gerry Potter : “Bu yiyeceklerde bulunan ‘resveratrol’ isimli molokülün pek çok ürünün bozulmasına yol açan mantarlara karşı savaştığını biliyorduk ama son yapılan araştırmalarda, bu maddenin vücutta kanser hücrelerini hedef alarak onları tahrip eden, kanser karşıtı bir unsura dönüştüğünü saptadık.” diyor.

İnsuLife isimli sitede ise Japon araştırmacıların çalışmalarından bahsedilmekte…Araştırmacılar beyaz dut yapraklarının extrelerinde bir seri biyolojik olarak aktif bileşenler saptamışlar.Bu bileşenler, hücre paslanmasını önleyici (antioksidan) ve ateroskleroz (damar sertleşmesini)’u engelleyici ve damarlarda kolestrolden zengin plakların oluşumunu baskılayıcı etkiye sahipler

Japonlar bu etkilerin sevindirici olduğunu ama dut yapraklarının bundan daha fazlasına da sahip olduklarını ileri sürüyorlar. Yaprakların aynı zamanda yüksek kan şekeri seviyelerini düşüren bileşiklere sahip olduğunu ileri sürmekteler.Yapraklar bu etkilerini , barsaklarda maltoz,laktoz,sakroz gibi disakaritleri (çifte şekerleri) parçalayarak onları barsaktan emilebilen glikoz,fruktoz,galaktoz gibi monosakaritlere (tekil şekerlere) dönüştüren enzimleri baskılamak suretiyle göstermekteler.Böylece şekerler bağırsaktan emilemediği için kandaki seviyesi yükselemiyor.

Dut yapraklarından yapılan çayların beden ve zihin gevşetici,rahatlatıcı olarak kullanıldığı,meyvesinden de şaraptan tutun, jöle, reçel hatta turşuya kadar çeşitli ürünler elde edilebileceği belirtiliyor.

Yine http//www.pfaf.org/cgi-bin/pfaf/aar_html? Morus +alba (UK) adresinde ‘morus alba ‘ “beyaz dut” için verilen bilgiler şöyle:
1.Analjezik (ağrı kesici)
2.antihelmintik (parazit önleyici)
3.antibakteriyel (mikrop öldürürcü)
4.antitussive (öksürük kesici)
5.astringent (büzüştürücü,sıkıştırıcı,kan durdurucu)
6.diaphoretik (terlemeyi artırırcı)
7.diüretik (idrar söktürücü)
8.emollient (yumuşatıcı)
9.expektorant (balgam söktürücü)
10.hipoglisemik (kan şekerini düşürücü)
11.hipotansif (tansiyon düşürücü)
12.odontaljik (diş ağrısını giderici)
13.oftalmik (gözle ilgili)
14.pektoral (göğüs ve solunum yolu hastalıklarını iyileştirici)
15.purgatif (müshil)
16.sedatif (sakinleştirici)
17.tonik (kuvvetlendirici)

Bu sitede de yine dut ağacının yaprağından kabuğuna, meyvesinden ağacına kadar her ürünün
Çin tıbbında kullanılageldiği vurgulanmakta ..Son yıllarda yapraktan elde edilen extrelerle elefantiyazis (fil hastalığı) ve tetanos tedavisinde de önemli sonuçlar elde edildiği bildirilmekte….

Bana da annem, anneannemin bağda bahçede çalışırken şahrem şahrem yarılan el ve ayaklarını, kaynatılarak tülbentin arasına koyduğu dut kurusu posasını üzerlerine bağlayarak, sabaha kadar pamuk gibi yaptığını anlatmıştı.

Yine bu sene Kemaliye’ye gittiğimizde bir tanıdığımız, arıların saldırısına uğrayarak bir çok yerinden sokulduğunu,ve arının zehrini, dut yaprakları ile ısırıkların üzerini ovuşturarak giderdiklerini anlattı.

Google arama motorundan “dut ve faydaları” diye girdiğiniz zaman 200-300 bin civarında sonuç elde ediyorsunuz.Bunlarda genellikle verilen bilgiler, dutun başlıca ipek böcekçiliğinde kullanıldığı,Çin’in dutun birincil kaynağı olduğu,ancak ipek böcekçiliğinden başka türlü kullanımlarının çok fazla bilinmediği şeklinde..Hatta kimi makalelerde meyvesinin yenebilir olduğunu dahi çoğu kimsenin bilmediğinden bahsediliyor.

Portland,Oregon’daki Geleneksel Tıp Enstitüsünün direktörü Dr.Dharmananda (sanırım Hintli) “Fruit as Medicine” (İlaç Olan Meyve) başlıklı bir makale yazmış.Makalede çok ilginç bazı bilgiler var.Diyor ki :
“Muhtemelen şimdiye kadar hiç taze dut suyunu duymamışsınızdır.Dut yapraklarını yiyen ipek böceklerini bilebilirsiniz,yapraklar bu iş için yüzlerce yıldır kullanılır ve meyvesi genellikle atılır.Yıllarca yapılan çalışmalardan sonra bilim adamları yenebilir dut meyvesinin en iyi çeşitlerini kirlilik olmayan alanlarda ürettiler.Ve bundan elde edilen dut suyu ise sıhhatinizi korur,enerjiyi artırır,karaciğer ve böbrekleri güçlendirir,sinirleri yatıştırır,alkol metabolizmasını hızlandırır, iç salgıları dengeler,immüniteyi yükseltir,saçların ağarmasını önler.”.

Dharmanda yine dutun debilite (zafiyet) durumlarında diğer destekleyicilerle birlikte besleyici,güçlendirici bir ilaç olarak yaygın olarak kullanıldığı; kansızlık,baş dönmesi,düşük libido gibi semptomları olan kişiler tarafından kullanılabileceği; vücut sıvılarını besleyip üretimini artırdığı; dolayısıyla göz kuruluğu olan ve gözlerini çok kullanan kişilerin dut suyu içtikleri takdirde görüşün güçlenebileceğinden bahsediyor.

Dharmananda bir sağlık meşrubatı olarak taze dut suyunun, son yıllarda ticari olarak üretildiğini ve Çin ,Japonya ve Kore’de çok popüler olduğunu söylüyor.En ilginci ise orijinal dut suyunun hiçbir prezervatif madde (koruyucu) eklemeden,soğuk depolarda 3 ay, şişelendiği zaman ise oda sıcaklığında 12 ay tazeliğini koruması…Yani saklama ve transportasyonda bozulma gibi bir riski yok.

Ancak burada bahsedilen ve nette reklamı yapılan dut sularının hepsi kara dut suyu.Fakat ziraat mühendisi arkadaşlarımla konuşmalarımda normal dut ağacına yapılan aşılama ile bir yıl içinde kara duttan da mahsul alınmaya başlanabileceğini öğrendim.

Kara dut içinde,kendine kara ya da kırmızı rengi veren antosiyaninlerden yana çok zengin olan bir meyve.Antosiyaninlerin en önemli özellikleri ise çok güçlü antioksidan (hücre paslanmasını önleyici) bir madde olmaları.Fakat aynı zamanda kalp-damar hastalıklarına karşı koruma,bağışıklığı güçlendirme,antiviral aktivite ve stresi azaltma gibi sağlık etkilerini de içlerinde barındırıyorlar.

Peki beyaz dut suyu da neden olmasın?…Mesela bir vişne suyu ile karıştırılan beyaz dut suyu Türkiye için bile çok hoş ve değişik bir lezzet olabilir değil mi?…

Böyle bir içecek, yeni bir marka,yeni bir üretim, ve (tutulursa) sınırsız bir gelir kaynağı olabilir…

Peki siz dut yaprağının tamamı ile yenebilir olduğunu,hiçbir toksik madde içermediği gibi geniş bir besleyici bileşikler yelpazesine sahip olduğunu biliyor muydunuz? .Bu besleyici maddeler arasına proteinler (ki bu %25 gibi yüksek bir orandır), şekerler, polifenoller, flavonoidler, steroidler, triterpenler,vitaminler ve mineraller dahildir.İpek böceğinin onları neden sevdiği belli oluyor değil mi?

Bu yüzden Hindistan’daki bir grup besin araştırmacıları, beyaz dut yaprağının iyi bir gıda kaynağı olabileceğini ileri sürerek bu yönde çalışmalar yapmışlar.Çalışmalarına göre,dut yaprağı tozu ile buğday ununun ¼’lük karışımının, hint mutfağında kahvaltı ve akşam yemeğinde yaygın olarak tüketilen “paratha” nın yapımında kullanmayı önermekteler.Çünkü vejeteryan hint diyeti ,özellikle tahıl ağırlıklı ve protein bakımında epeyce, meyve ve sebze bakımından da çok zayıf kalmaktadır.Bu yüzden yüksek besleyiciliği olan,toksik olmayan ve ucuz dut yaprakları açlığa karşı güçlü bir çıkar yol olarak olarak görülmektedir.Ayrıca diyetisyenlerin önerilerine göre hazırlanan “paratha”, gönüllülerin lezzet testinden de başarıyla geçmiş… (ancak ne yazık ki ipek üretmeye başlamamışlar!!!)

Ülkemizde de (bizim oralarda yapılıyor mu bilmiyorum) kimi yörelerde, örn. akdenizde taze dut yapraklarından sarma yapıldığını duydum.

Peki yine siz, ABD’de dutun ticari olarak yetiştirilmediğini ve taze dutun özellikle Kaliforniya’da çok ender bulunan ve aranılan moda bir ürün olduğunu; restoran şeflerinin kilosu 10-15 paunda dut satın almak için pazarlarda saatlerce kuyrukta beklediklerini biliyor muydunuz? Amerika’ya dut fidanı pazarlamak çok mu hayalperestlik ?…..

Peki, yine, dut yapraklarının büyük baş hayvan besiciliğindeki öneminin yeni keşfedildiğini ve bu konuya yönelik dut araştırmalarına, yalnızca, 2-3 yıl öncesinde başlandığını biliyor muydunuz? Hayvan yemi olarak duta gösterilen ilgi, 2002 yılında FAO (Besin ve Tarım Organizasyonu) nun Hayvan Üretimi Merkezi (Animal Production Service) tarafından bir elektronik konferans hazırlanmasına yol açtı.Bu konferans sonunda hazırlanan kitap,bu konudaki bilgileri toparlamış. (http://www.fao.org/ag/AGP/AGPC/doc/gbase/data/morusalba.htm)

Peki yine dut ağacının tahtasının sert,dayanıklı ve sıkı zerreli olduğunu, bu yüzden özellikle tenis raketi,sörf tahtası ve bot gibi spor ekipmanı yapımı için mükemmel olduğunu, en iyi sazın dut ağacından yapıldığını biliyor muydunuz? Ayrıca tepesi kesilerek yuvarlaklaştırılan gövdesi direk olarak kullanılabilir.Mobilyacılıkta da uygundur.

Peki yine siz duta dadanan pek bir zararlı olmadığını,o yüzden herhangi bir tarım ilacı kullanılmadığını, dolayısıyla dutun (özellikle bizim bölgemizde) dünyanın en ekolojik ürünlerinden biri olduğunu biliyor muydunuz?

Peki sizce ,benim Türkiye’nin başka bir yerinde varlığından bahsedildiğini hiç duymadığım ‘duduni’ (dut unu) miz yöremize özgü bir simge haline getirilemez mi?Dut ile cevizin özdeşleşene kadar ezilerek karıştırılması ile oluşan bu süper lezzet ve enerji lokumu çok önemli bir gelir kaynağı olabilir.Eminim gıda uzmanları,bana dezavantaj olarak ileri sürülen, bir müddet sonra cevizin acılaşması konusunda bir çözüm sunabilirler.Örneğin ‘vakumlu ambalajlama’ bu acılaşmayı önleyebilir dendi.

Peki sizce bu kadar faydalı ve yöremizin simgesi olan bir ağacın kıymetini takdir edebiliyor muyuz ? İlla ki yabancılar bizim sahip olduğumuz ama hiç kadrini bilmediğimiz değerlerimizin önemini kavrayıp, onları elimizden aldıkları zaman mı aklımız başımıza gelecek?Değeri yok,bakımı zor deyip dut ağaçlarını kesmek hangi akla hizmettir ve bunu yapabilmek ne vicdandır? Kaldı ki dut ağacı, yanlış bilmiyorsam, bakımı en kolay ağaçlardan biridir.

Bu derlediğim ve hala içinde daha eklenecek bir sürü noktaların olduğu bu bilgilerin, yöremize ve insanımıza yeni ufuklar açabilmesini diliyorum.

Selam ve Saygılarımla
30.03.2006

Dr. Dt. Gülnur Esma Gürler

Kaynak : http://www.kirsalcevre.org.tr/KC/KCdoc.php?page=haber&doc=221